17.11.15

Dünya Kardeşlik Birliği Mevlana Yüce Vakfı


Çoğunluğunu kadınların oluşturduğu Dünya Kardeşlik Birliğ’i kendilerine uzaydan, planetten kutsal bir kitap geldiğine inanan bir grup… Bu gurubun en çarpıcı özelliği ise kendilerince inandıkları kutsal kitap olan “Bilgi Kitabı”. İnanışlarına göre bu kitap günümüze kadar gelmiş olan bütün kutsal kitapların üstünde olan tek bir kitap.
Grubun kurucusu olan Bülent Çorak adlı kadın, vakıf üyelerince peygamber olarak kabul ediliyor. Türkiye'nin önemli tüm illerinde ve Almanya, İngiltere, ABD, Avustralya'da örgütlüler. Sayıları on binlerle ifade ediliyor. Üyeler birbirlerini taşıdıkları çantadan tanıdıklarını söylüyor. Bu çanta içine koydukları “fasikül” olarak adlandırılan kitabı el altından dağıttıkları biliniyor. Kitapta yazılana ve söylenenlere göre bu kitap uzaydan gelen Yüce Rab tarafından Bülent Çorak’a verilmiş.

Hz. Muhammed ile eşdeğer

Bağdat Caddesi’nde kurulan vakıf, kurulduğu günden itibaren gizli kapaklı bir yapılanma yürütüyor. Her yıl 1 Kasım’da toplanan 81 il temsilcisi, en az 80 TL giriş ücreti ödüyor... Temsilciler devlet adamları ile görüşüp sanatsal etkinlikler düzenliyor. Başkan Çorak, yazdığı Bilgi Kitabı ile kutsal kitapların devirlerinin sona erdiğini iddia ediyor. Kendisini peygamber ilan eden Çorak, Mevlana’nın yeryüzündeki bir yansıması olduğunu söylüyor. Vakıfta karşılaştığımız en ilginç görüş ise Mustafa Kemal Atatürk’ün Hz. Muhammed ile eşdeğer görülmesi. Türkiye’yi ise kıyamet gününe ışık tutacak ülke olarak görüyorlar.

Atatürk de UFO

Dinsel özellikler taşıyan Bilgi Kitabıyla Dünya Kardeşlik Birliği’nin büyük bir hızla yayılmasında Atatürkçülük önemli bir noktada yer alıyor. Bilgi Kitabında, "MUSA - İSA - MUHAMMET MUSTAFA - MUSTAFA KEMAL” i uzaylı olarak gördüklerini ve evrenimize gönderilen sistem kurucuları olduklarını açıkça ortaya koyuyorlar. (Fasikül 24, s. 216).
Kitabın bir başka bölümünde de uzaylıların istila edeceği korkusuna düşülmesin diye yüreklere su serpiliyor ve şöyle deniyor: “Bizler hiç bir zaman planetinize zorla el koyarak zorba bir düzen getirecek sistem tatbikçileri değiliz. SİSTEM RABBİMİZİN SİSTEMİDİR. Siz yine kendi düzeninizi kendiniz kuracaksınız. Ancak planın öngördüğü doğrultuda (Ata'nız gibi). O yüce bir görevli ve planın öz elemanı olarak yaptığı reformik yansımalar ile Anadolu insanını kendine kazandırmıştır. Bu yüzden ATATÜRK TÜRKİYESİ, büyük koruma altındadır" (Fasikül 27, s. 241). Burada da açıkça görülüyor ki Türkiye bu inanışın önemli bir noktası olarak görülüyor.
Bütün bu mesajlar doğrultusunda her 1 Kasım’da toplanan vakıf o yıl içerisinde dünya barışına ve planete hizmet verdiğini düşündükleri ünlülere ödüller veriyorlar. Geçmişte ödül alan kişilere baktığımızda “ Sezen Aksu, Barış Manço” gibi kamuoyuna yakın kişileri görebilmekteyiz.


 Toplu İntiharlara Neden Olabilir

Marmara Üniversitesinde vakfı araştırmak için oluşturulan komisyonda. Prof. Dr. Yusuf Şevki Yavuz, Prof. Dr. Mustafa Öz ve Prof. Dr. İlyas Çelebi, bir komisyon oluşturarak ‘Bilgi Kitabı’ hakkında rapor hazırladı. Bu raporda Din mensuplarının tahkir edilerek kitabın kutsallaştırılmaya çalışıldığı ifade edilmişti.
Bu komisyonda çıkan kararda 1997 yılında ABD’de yaşanan, Heaven’s Gate tarikatının gerçekleştirdiği toplu intihar ihtimaline yer verilmişti.

Bilgi Kitabı ve Açılan Davalar

Dernekle yaptığımız görüşmeler sonucunda Bilgi Kitabı’nın kitabın kendisine ulaşamasak da bir fasiküle ulaşabildik. Bu fasikülde de açıkça belirtilen kitabın tüm kutsal kitapların birleşimi olduğu yönünde. Kitap bu yönüyle çok ilahi bir kitap gibi görünse de açıkça görülüyor ki insan eliyle yazılmış bir kitap. Bu soruyu da kendilerine ilettiğimiz de Başkan Çorak’ın aracı olduğunu ve tabi ki de onun yazdığını söylediler. Ki kitabın bu özellikleri yüzünden vakıf hakkında vakıf yöneticilerinin yeni bir din yaratma çabası içinde oldukları ve vakıf başkanı olan Bülent Çorak’ın kendisine bazı kisveler yakıştırdığını, insanları kendi kurduğu din çatısı altında birleştirmeye çabaladığı iddiaları üzerine onlarca dava açılarak vakıfın kapatılmak istediğini de öğrendik. Ancak bütün bu davalar beraat ile sonuçlanmıştır.
Altın Çağın, Altın Kitabı olarak gördükleri Bilgi Kitabı’nda karşılaştığımız başka bir durum da çok fazla bilinmedik ve kendi aralarında kullandıkları bir dil içermesiydi. Bu şekilde de kitabı ve vakfı çekici hale getirmeye çalıştıkları düşüncesinden kendimizi alamadık.
Birçok bilinmedik isimleri de içinde barındıran kitap aslında fantastik bilim kurgu kitaplarından uzak değildir. Örneğin fasiküllerde sürekli adı geçen Kaptan Rivier dünyamıza sürekli mesajlar gönderen birisidir. Ancak akıbeti bilinmemektedir ve bir gizem oluşturmaktadır.
Vakıf aynı zamanda kendilerini kapalı bir oluşum olarak da adlandırmakla beraber ülkenin dört bir yanında el altından fasikül dağıtmaya çalışmaktadır. Bu yüzdendir ki Vakıf başkanına ulaşmak neredeyse imkânsızdır.
Sonuç olarak, kaynağı ister uzaydan, UFO’dan ister kutsal kitaplardan olsun inanç, ibadet ve iman, varoluş sorgusu içindeki insanın kendini arayış ve anlamlandırmasının bir sonucu olarak tarikatları ve buna benzer vakıfları doğurmaya devam edecek ve aynı zamanda maddi ve manevi açıdan sömürülmesi için bir kapı açacaktır. İnanç sömürüsü günümüzde olduğu gibi gelecekte de süreceğini böylece göstermektedir. Bu aşağıdaki fotoğraf da aslında her şeyi gözler önüne sermektedir: