Geçtiğim vize haftası döneminde, çok başarılı olduğunu düşündüğüm bir bilim kurgu filmi izledim. Tabi bilim kurgu deyince aklınızda hemen ışıklı, sesli, efektli filmler gelmiş olacaktır fakat bu film öyle değil. 1986 Sovyet yapımı, Sovyet sinema tarihinde kült bir film olan Kin-Dza-Dza efektlerden uzak bir şekilde nasıl bilim kurgu yapılacağının bir örneği aslında.
Yönetmen Goergy Daneliya aynı zamanda mimar olduğundan ötürü film içerisinde kullanılan her bilim kurgu ögesi kendisi tarafından tasarlanmış ve inşa edilmiş, böylece pek de efektte ihtiyaç duyulmamış. Galiba film açısından en çok ilgi çeken kısım bu sayılabilir ancak konusunda pek tabi güzel; Film Sovyetler Birliği'nde çok sıradan bir günde başlıyor. İş dönüşü ekmek ve makarna almaya çıkan fabrika fabrika işçisi Vlademir Nikalyeviç (vovo amca) ile gürcü bir taşralı ve konservatuar öğrencisi adayı olan Gedevan Aleksandryeviç (Skipatch) uzaydan geldiğini ; iddia eden bir adamın yardım çağrısına kulak verirler.
Adamın elinde bir transfer saati vardır ve gezegenine gidebilmek için onlardan koordinat ister fakat kahramanlarımız buna inanmadıkları için adamın elindeki transfer saatini kurcalayıp birden kendilerini Pluk adlı gezegende bir çölde bulurlar.
Vardıkları gezegen çok ilginç bir yerdir daha önceleri denzilerini ve tüm doğasını yitirmiş çölden ibaret bir gezegendir. Kahramanlarımız ilk etapta uğradıkları şokla beraber başka bir gezgende değil de gobi çölünde olduklarına inanırlar. Ancak bir süre sonra karşılarına değişik bir biçimde uçan bir cisim gelir ve işin aslının çok farklı olduğu anlaşılır.
Bu insan görünümündeki gezegen sakinleri telepatik birtakım yeteneklere sahiptirler ve kullandıkları dil oldukça ilginçtir. Konuştukları dil 5 kelimeden ibarettir. Ve bu birkaç özel kelime dışında sadece her şeyi karşılayan “kuu” ve “kyo” kelimelerini söylerler. Yani sıradan bir günde “kuu” dışında pek bir kelime kullanıldığı söylenemez.
tablo: Pluk Sözlüğü
Bu noktada ilgimi bir hadise çekiyor galiba yönetmeninde gözümüze soktuğu şey bu. Taşralı kahramanımız gezegen sakinleriyle iletişim kurabilmek için 3 farklı dil deniyor sırasıyla Fransızca, İngilizce ve Rusça hatta bir yerde Türkçe bile deniyor. Taşralı olmasına rağmen böylesine eğitim alabilmiş olması Rus olmadan da taşrada bile sınıflı bir gelişmişliğin üzerine düşündürtüyor film.
Gezegende insanlar “çatlanyalılar” ve “patsaklar” olarak iki ana sınıfa ayrılmışlardır. Çatlanyalılar gezegenin asıl sahibi kabul edilir. Aralarındaki tek fark ise üzerlerine tutulan küçük bir aletin gösterdiği ışığın turuncu veya yeşil renkte olmasıdır. Ayrıca giyilen pantolonun rengi de kişilerin sosyal statüsünü belirler. Bunlar Yeşil ve sarı pantolonlardır.
Pluk’da özel bir kelimeyle tabir edilen kibrit en değerli şey. Örnek verecek olursak kahramanlarımızın dünyaya geri dönüş yolunda en çok işlerine yarayan şey kibrit oluyor. Öyleki kibritin yarısıyla bir gravitsapa alıp pepelats’a binebiliyorsunuz.
Film boyunca gözüme en çok çarpan şey ise haliyle kast sistemi oluyor filmde de yer yer dünyadaki kast sistemine göndermeler yapılıyor ve sınıflı bir gelişmişliğin mümkünlüğüne değinildiğini görebiliyorsunuz. Ancak önerim filmi izlerken alt metinlerini anlamaktansa keyfini çıkarmak, çünkü kolay kolay böyle bilim kurgu filmlerine rastlayamıyorsunuz.